FAHİŞE ADALET HANIM
02 Haziran 2022 Yazan Bülent TEKİN
Kategori Genel, Güncel Bilgiler
Hiçbir siyasi düşünce, ideoloji, kültür, inanç ayırımı yapmaksızın her türlü kitabı okuma alışkanlığım var. Yazar ayırımı da yapmıyorum. Bilgimi, görgümü, kültürümü artıracak öyküler, romanlar, şiirler beni mest eder. Size belki ilginç gelecek ama sulu, çürük ve sürtük çirkinliği bana Salih Mirzabeyoğlu’nun “gölgeler” adlı kitabındaki “Fahişe Adalet Hanım” öyküsünü hatırıma getirdi. (Ben siyasi düşüncesine bakmaksızın Mirzabeyoğlu’nun önemli bir yazar olduğuna inanıyorum. Öyküleri bana adeta Rus ya da Fransız klasik yazarlarının anlatımındakiler gibi zevkli ve ilginç gelir. Belki de yaşanmışları anlatıyordur. Kısacası ben Mirzabeyoğlu’nu yazar olarak tanıyorum. Yazılarında sansür uygulamaz, roman ya da öykü kahramanları arasında sarhoşundan hırsızına kadar çeşitli tipler vardır. Şu kelime ayıptır, günahtır filan demez. Yazılarında beni zorlayan durum Osmanlıca kelimeleri çokça kullanmasıdır. 40’ın üzerinde eseri vardır.) Öykü şöyle:
“Adalet Hanım, belli başlı prensiplere nispetle değil, kendisine sahip olmaya muktedir herkesin kendi ö prensiplerine göre elde edilmiş bir fahişedir… Ve bugün tamı tamına 63. yaşını sürmektedir.
Genç ve körpe sermayeleri, bir gün kendilerinin birer Adalet Hanım olabilecekleri düşüyle salonda müşterilerini bekleyedursun, o, bir hanedan edası ile odasında kurulmuş,-belki inanmayacaksınız ama-, Deli Bekir’i düşünmektedir!..
Bekir’i nasıl delirttiğini!..
Kırmızı kadife koltuklarla çevrili odasında, bir gün, bir ufak ricayla, bir hayatı kaydırışını, bir hatıra zevkiyle yudumlayan fahişe şehveti!..
O zamanlar, tabii ki böyle gerdanı katlanmış, gözaltında torbacıklar sarkmış, memeleri küçük bir çuval dolduracak kadar etlenmiş, kafasında kel adacıkları oluşmuş, bacakları fil bacağına dönmüş, göbeği üçlenmiş, kaş ve kirpiği seyrelmiş, bıyıkları iyiden iyiye terlemiş, bedeni bidona dönmüş değildi!.. Ve tabii ki yüzünde bu kadar krem, pudra ve ruj katları da yoktu!..
Ne de olsa gençlik!..
Alem dönüşü bir gece, bindikleri araba bir yaya kadına çarpmış, kadının kucağında bulunan 3 yaşındaki bir çocukla ölümüne sebep olmuşlardı!..
Arabayı kullanan dostu nasıl kurtulacak?..
‘Dostu’ dedim de… Günde şu kadar adamla yatan bir fahişe,-şimdiki sıfatları HAYAT KADINI; yani, insana cıvıl cıvıl sıcacık bir kadın intibaı versin, gibi-, kendisine bir de dost tutuyor… Niçin?.. Çünkü cinsiyette de ruh, fiziğin hâkimi; bu yüzden de, herhangi biri değil, ruhi paylaşımı yerine getirecek biri lazım… Bunun olmadığı yerde, kadın, sümük mendili; erkek ise, musluk!.. Rastgele ilişkiler piyasasından içki kaldırılırsa, sürekliliğin kalmayacağı meselesi de bu yüzden; sohbeti tutan, aslan sütü (!) şişesi!..
Bu kısa ilmi mütalaadan sonra, Adalet Hanım’ın dostunu nasıl kurtardığını söyleyeyim:
Güvenliğin üst perdesinden seslenen ilişkilerle!.. Bugünkü patron itibarı o zaman yoktu ama, göbeklilerin al yanaklarına kondurduğu işveli bir öpücüğün hatırı vardı… Bazı geceleri hatırlatan, gelecek günler vadeden visal hatırı!..
Ve Deli Bekir çıldırdı!..
Karısı ve oğlunun ölümüyle vurulan Deli Bekir, Adalet Hanım’ın işvesine yatan kaza tespitinden çıldırdı!..
Deli Bekir, o gün bugün, insan öğüten çağdaş çarktan delilenmekte!..
‘Kadın ortalıklara düşeli beri, madde ve manada ibne çoğaldı!..’ ” (1)
- (1) Salih Mirzabeyoğlu, Gölgeler “Yaşadığımız Günler”, 3. Baskı, İbda Yayınları, İstanbul, Ağustos 2001, s.250-251
Yorumlar
Yorum Yaparken Lütfen SeviyeLi YorumLar Yazınız.!